Happy New Year To Everyone..
31 Aralık 2015 Perşembe
27 Aralık 2015 Pazar
LESSON 15
Evanescence, ABD'li müzik grubudur.
"My immortal" adlı parçayı hep birlikte dinleyelim..
Evanescence - My Immortal
I'm so tired of being here suppressed by all my childish fears
Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
And if you have to leave
Ve eğer gitmek zorundaysan
I wish that you would just leave
Hemen gitmeni dilerim
Cause your presence still lingers here
Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor(takılıp kalıyor)
And it won't leave me alone
Ve beni yalnız bırakmayacak
These wounds won't seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek
There's just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var
Nakarat :
[When you cried I'd wipe away all of your tears
Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
When you'd scream I'd fight away all of your fears
Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
I held your hand through all of these years
Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
But you still have all of me
Fakat hala bana tamamen sahipsin
You used to captivate me by your resonating light
Sen beni büyüleyen ışığınla kendine hapsederdin.
Now I'm bound by the life you left behind
Şimdi ise geride bıraktığın hayata bağıyım
Your face it haunts my once pleasant dreams
Yüzün, bir zamanlar mutlu olan rüyalarımı kovalıyor
Your voice it chased away all the sanity in me
Sesin, tüm akıl sağlığımı yok etti
These wounds won't seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek
There's just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var
Nakarat
I've tried so hard to tell myself that you're gone
Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
But though you're still with me
Ama hala benimle olmana rağmen
I've been alone all along
Aslında baştan beri yalnızım
Nakarat
BYE FOR NOW.
Etiketler:
english lesson,
evanescence,
music,
my immortal,
şarkı
LESSON 14
WEATHER - Hava Durumu
Windy - Rüzgarlı |
Rainy - Yağmurlu |
Sunny - Güneşli |
Breeze - Esinti |
Frosty - Buzlu |
Shower - Sağanak |
Below zero - Sıfırın altında |
Drizzle - Çiseleyen yağmur |
Cloudy - Bulutlu |
LESSON 13
You say yes, I say no.
Sen evet dersin, ben hayır
You say stop and I say go go go, oh no.
Sen dur dersin, ben git git git derim, oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
I say high, you say low
Ben yüksek derim, sen alçak
You say why and I say I don't know, oh no
Sen neden dersin ben bilmiyorum, oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
(Hello Goodbye Hello Goodbye) hello hello
(Merhaba Hoşçakal, Merhaba Hoşçakal) merhaba
(Hello Goodbye) I don't know why you say goodbye, I say hello
(Merhaba Hoşçakal, neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, ben merhaba diyorum
(Hello Goodbye Hello Goodbye) hello hello
(Merhaba Hoşçakal Merhaba Hoşçakal) merhaba
(Hello Goodbye) I don't know why you say goodbye
(Merhaba Hoşçakal) neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum
(Hello Goodbye) I say hello
(Merhaba Hoşçakal) ben merhaba diyorum
Why why why why why why do you say goodbye goodbye, oh no?
Neden neden neden neden neden hoşçakal diyorsun, oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
You say yes (I say "yes") I say no (but I may mean no.)
Sen evet dersin, (ben evet derim) ben hayır derim (ama hayır demek isterim)
You say stop (I can stay) and I say go go go (till it's time to go ), oh no no
Sen dur dersin, (ben kalabilirim) ben git git git derim,(gitme zamanına kadar) oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
Hela hey helloa
Hela hey helloa Cha Cha Cha
Hela hey helloa Whooo
Hela hey helloa Hela
Hela hey helloa Cha Cha Cha
Hela hey helloa Whooo
Hela hey helloa Cha Cha
Hela hey helloa
Sen evet dersin, ben hayır
You say stop and I say go go go, oh no.
Sen dur dersin, ben git git git derim, oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
I say high, you say low
Ben yüksek derim, sen alçak
You say why and I say I don't know, oh no
Sen neden dersin ben bilmiyorum, oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
(Hello Goodbye Hello Goodbye) hello hello
(Merhaba Hoşçakal, Merhaba Hoşçakal) merhaba
(Hello Goodbye) I don't know why you say goodbye, I say hello
(Merhaba Hoşçakal, neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, ben merhaba diyorum
(Hello Goodbye Hello Goodbye) hello hello
(Merhaba Hoşçakal Merhaba Hoşçakal) merhaba
(Hello Goodbye) I don't know why you say goodbye
(Merhaba Hoşçakal) neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum
(Hello Goodbye) I say hello
(Merhaba Hoşçakal) ben merhaba diyorum
Why why why why why why do you say goodbye goodbye, oh no?
Neden neden neden neden neden hoşçakal diyorsun, oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
You say yes (I say "yes") I say no (but I may mean no.)
Sen evet dersin, (ben evet derim) ben hayır derim (ama hayır demek isterim)
You say stop (I can stay) and I say go go go (till it's time to go ), oh no no
Sen dur dersin, (ben kalabilirim) ben git git git derim,(gitme zamanına kadar) oh hayır
You say goodbye and I say hello
Sen hoşçakal dersin, ben merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
I don't know why you say goodbye, I say hello
Neden hoşçakal diyorsun bilmiyorum, bense merhaba
Hello hello
Merhaba merhaba
Hela hey helloa
Hela hey helloa Cha Cha Cha
Hela hey helloa Whooo
Hela hey helloa Hela
Hela hey helloa Cha Cha Cha
Hela hey helloa Whooo
Hela hey helloa Cha Cha
Hela hey helloa
25 Aralık 2015 Cuma
LESSON 12
WHILE SHOPPING - Alışverişte
SHOP - Alışveriş Yapmak |
- How much is this? Bu ne kadar?
- where is the fitting room? Soyunma odası nerede ?
- I am just looking. Sadece bakıyorum.
- Have you got different models? Daha ucuz bir şeyiniz var mı?
- Do you make discount? İndirim yapıyor musunuz?
- Have you got different models? Değişik modelleriniz var mı?
LESSON 11
Simple Conversation - Basit Cümleler
- Hello - Merhaba.
- Hi - Selam.
- Here are you - Buyrun.
- Have a nice day - İyi günler.
- Have fun! - İyi eğlenceler!
- No need - Gerek yok.
- Watch out - Dikkat et.
- I don't think so -Sanmıyorum.
- You are rigth - Haklısınız.
- I would like to - İsterdim.
- Hurry up - Çabuk ol.
- It doesn't matter - Fark etmez.
- I'm lost - Kayboldum.
- That is important - Önemli.
- Never mind - Boşver.
- Well done - Aferin.
- You are very beautiful.- Çok güzelsiniz.
- That' very kind of you.- Çok naziksiniz.
* What does this mean in English?
( Bu, İngilizcede ne anlama gelir? )
* What do you mean?
( Ne demek istiyorsunuz? )
* What's happened ?
( Ne oldu? )
* Could you repeat ?
( Tekrar eder misiniz?)
* How can I help you ?
(Nasıl yardımcı olabilirim? )
* How can I get there?
(Oraya nasıl gidebilirim? )
* What would you like?
( Ne istemiştiniz? )
BYE FOR NOW.
LESSON 10
Simple Present Tense / Time Expressions
Geniş Zaman / Zaman Bağlaçları
Geniş zamanda kullandığımız zaman bağlaçlarını öğrenelim;
* usually (genellikle)
* generally (genellikle)
* sometimes (genellikle)
* scarcely ( nadiren)
* rarely (nadiren)
* always ( her zaman)
* never (asla)
* seldom (nadiren)
twice a week ( haftada iki kez)
* everyday ( her gün)
* everyweek ( her hafta)
* everyweekend ( her hafta sonu)
- I sometimes drive a car. (Ben genellikle araba sürerim.)
- We go to work everyday. ( Bİz her gün işe gideriz.)
- I never go to school. (Ben okula gitmem. ) -> Not: Cümlede, "never" zaman bağlacını kullandığımızda olumsuzluk eki (not) kullanılmaz.
BYE FOR NOW.
21 Aralık 2015 Pazartesi
LESSON 9
The Beatles, İngiltere'nin Liverpool kentinde kurulmuş müzik
grubudur.Bu müzik grubunun "Help" adlı albümünden Dünya ya ün salmış olan "Yesterday"
adlı parçayı sizlerle paylaşmak istedim.
NOT: Şarkının sözlerini dikkatle dinlemeye çalışalım..
Yesterday, all my troubles seemed so far away
Dün, sorunlarım çok uzak görünüyordu
Now it look as though they're here to stay
Şimdi kalmak için buradalarmış gibi görünüyor
Oh, I believe in yesterday
Oh, düne inanıyorum
Suddenly, I'm not half the man I used to be
Bİrdenbire, eskiden olduğum kişinin yarısı bile değilim
There's a shadow hanging over me
Üzerimde asılı kalan bir gölge var
Oh, yesterday came suddenly
Oh, dün aniden geldi
Why she had to go I don't know, she wouldn't say
Neden gitmek zorundaydı bilmiyorum, söylemedi
I said something wrong, now I long for yesterday
Yanlış bir şey söyledim, şimdi dünü iple çekiyorum
Yesterday, love was such an easy game to play
Dün, aşk oynaması çok kolay bir oyundu
Now I need a place to hide away
Şimdi saklanacak bir yere ihtiyacım var
Oh, I believe in yesterday
Oh, düne inanıyorum
Why she had to go I don't know, she wouldn't say
Neden gitmek zorundaydı bilmiyorum, söylemedi
I said something wrong, now I long for yesterday
Yanlış bir şey söyledim, şimdi dünü iple çekiyorum
Yesterday, love was such an easy game to play
Dün, aşk oynaması çok kolay bir oyundu
Now I need a place to hide away
Şimdi saklanacak bir yere ihtiyacım var
Oh, I believe in yesterday
Oh, düne inanıyorum
Dün, sorunlarım çok uzak görünüyordu
Now it look as though they're here to stay
Şimdi kalmak için buradalarmış gibi görünüyor
Oh, I believe in yesterday
Oh, düne inanıyorum
Suddenly, I'm not half the man I used to be
Bİrdenbire, eskiden olduğum kişinin yarısı bile değilim
There's a shadow hanging over me
Üzerimde asılı kalan bir gölge var
Oh, yesterday came suddenly
Oh, dün aniden geldi
Why she had to go I don't know, she wouldn't say
Neden gitmek zorundaydı bilmiyorum, söylemedi
I said something wrong, now I long for yesterday
Yanlış bir şey söyledim, şimdi dünü iple çekiyorum
Yesterday, love was such an easy game to play
Dün, aşk oynaması çok kolay bir oyundu
Now I need a place to hide away
Şimdi saklanacak bir yere ihtiyacım var
Oh, I believe in yesterday
Oh, düne inanıyorum
Why she had to go I don't know, she wouldn't say
Neden gitmek zorundaydı bilmiyorum, söylemedi
I said something wrong, now I long for yesterday
Yanlış bir şey söyledim, şimdi dünü iple çekiyorum
Yesterday, love was such an easy game to play
Dün, aşk oynaması çok kolay bir oyundu
Now I need a place to hide away
Şimdi saklanacak bir yere ihtiyacım var
Oh, I believe in yesterday
Oh, düne inanıyorum
14 Aralık 2015 Pazartesi
LESSON 8
- Feel : Hisetmek
- Stay : Kalmak
- Grow : Büyümek
- Get : Elde etmek / Çok fazla
- Become : Olmak
- Interest in : İlgilenmek
- Get frusitated : Sinirlenmek
- Joy / Enjoy : Eğlenci / Eğlenmek
- Aware : Farkında / Bilinçli
- Angry : Kızgın
- Anxiety : Endişeli
- Pride : Gururlu
- Sadness : Üzgün / Üzüntülü
- Happy : Mutlu
- Jealousy : Kıskanç
- Anger : Sinirli
- Afraid : Korkmuş
- Passion : Sabırlı
- Shame : Utangaç
- Love : Sevgi
- Envy : Kıskanmak
- Hope : Umut
- Hate: Nefret
13 Aralık 2015 Pazar
LESSON 7
SIMPLE PRESENT TENSE
(Geniş Zaman)
Geniş zamanı, her zaman yaptığımız şeylerde ve doğa olaylarında kullanırız. Geniş zamanda yardımcı fiilimiz "Do- Does"dır.
Öznelerimizi yazalım;
- I (Ben)
- YOU (Sen - Siz)
- WE (Biz)
- THEY (Onlar)
- HE (O - Erkekler için)
- SHE (O - Kızlar için)
- IT (O - Cansız ve hayvanlar için)
Olumlu Cümle Örnekleri;
- I play volleyball. (Ben,voleybol oynarım.)
- You play volleyball.(Sen,voleybol oynarsın./ Siz voleybol oynarsınız.)
- We play volleyball.(Biz, voleybol oynarız.)
- They play volleyall.(Onlar, voleybol oynar.)
- He plays volleyball. (O, voleybol oynar. / boy: erkek)
- She plays volleyball.(O, voleybol oynar./ girl: kız)
- It plays ball.(O, yumak oynar./ Cat: kedi)
- Geniş zaman kullanarak cümle kurmak istediğimizde "he,she ve it" öznelerini kullanırken fiilimize "s" takısı getirmeliyiz.
Olumsuz Cümle Örnekleri;
- I don't play volleyball. ( Ben,voleybol oynamam.)
- You don't play volleyball. (Sen, voleybol oynamazsın. / Siz, voleybol oynamazsınız.)
- We don't play volleyball. ( Biz, voleybol oynamayız.)
- They don't play volleyball. (Onlar, voleybol oynamazlar.)
- He doesn't play volleyball. ( O, voleybol oynamaz. / Erkekler için.)
- She doesn't play volleyball. (O, voleybol oynamaz. / Kızlar için.)
- It doesn' play ball. (O, yumak oynamaz. / Cansız ve hayvanlar için.)
- Geniş zamanda olumsuz cümle yaparken, kullandığımız özneye göre "do - does " yardımcı fiillerimizden uygun olanı yerleştiririz. He, She ve It öznelerimizi kullandığımız cümlelerde fiilimize "s" takısı getirmeyiz.
Soru Cümlesi Örnekleri;
- Do you play volleyball? ( Voleybol oynar mısın?) / Yes,I do. (Evet,oynarım.) / No, I don't. (Hayır, oynamam.)
- Do we play volleyball? ( Voleybol oynar mıyız?) / Yes, we do.(Evet, oynarız.) / No,we don't. (Hayır,oynamayız.)
- Do they play volleyball? ( Onlar voleybol oynar mı?) / Yes, they do.(Evet, oynarlar.) / No, they don't. (Hayır, oynamazlar.)
- Does he play volleyball? (O,voleybol oynar mı?) / Yes, he does.(Evet, oynar.) / No, he doesn't. (Hayır,oynamaz.) -He: erkekler için o.
- Does she play volleyball? (O,voleybol oynar mı?) / Yes, she does.(Evet, oynar.) / No, she doesn't. (Hayır,oynamaz.) -She: Kızlar için o.
- Does it play ball? (O,yumak oynar mı?) / Yes, it does.(Evet, oynar.) / No, it doesn't. (Hayır,oynamaz.) -It : Cansız ve hayvanlar için o.
LESSON 6
COLAR - COLOURS
(Renkler)
YELLOW : SARI |
GREEN : YEŞİL |
BLUE: MAVİ |
PURPLE : MOR |
RED : KIRMIZI |
GREY : GRİ |
BLACK : SİYAH |
BROWN : KAHVERENGİ |
ORANGE : TURUNCU |
LESSON 5
Classroom Objects (Sınıf Nesneleri)
Pencil: Kalem
Pen: Dolma kalem
Notebook: Not defteri
Book: Kitap
Door: Kapı
Window: Pencere
Table: Masa
Blackboard: Kara tahta
Paper: Kağıt
Ruler: Cetvel
Map: Harita
Globe: Küre (Dünya)
Glue: Tutkal
Eraser: Silgi
Computer: Bilgisayar
Scissors: Makas
Calculator: Hesap makinesi
School bag: Okul çantası
Pencil case: Kalem kutusu
Folder: Dosya
Chair: Sandalye
Desk: Sıra
Duster: Tahta silgisi
BYE FOR NOW.
7 Aralık 2015 Pazartesi
LESSON 4
JOBS/ PROFESSIONS
(Meslekler)
- DOCTOR: Doktor
- TEACHER: Öğretmen
- ENGINEER: Mühendis
- FARMER: Çiftçi
- POSTMAN: Postacı
- POLICEMAN: Polis
- BUTCHER: Kasap
- DENTIST: Dişçi
- FIREMAN: İtfaiyeci
- BARBER: Berber
- SECRETARY: Sekreter
- JUDGE: Hakim
- SOLDIER: Asker
- STUDENT: Öğrenci
- NURSE: Hemşire
- BODYGUARD / SECURITY: Güvenlik
- LAWYER: Avukat
- OFFICER: Memur
- SINGER: Şarkıcı
- ARTIST: Ressam
- PAINTER: Boyacı
- WORKER: İşçi
BYE FOR NOW.
1 Aralık 2015 Salı
LESSON 3
24 Kasım 2015 Salı
LESSON 2
Merhaba! |
INTRODUCING YOURSELF
KENDİNİ TANITMA
Hector: Hello! I’m Hector Garza. What is your name?(Merhaba. Ben Hector Garza. İsminiz nedir?)
Bridget: Hi,Hector. My name is Bridget. How are you? (Merhaba, Hector. Benim adım Bridget. Nasılsın?)
Hector: I’m fine. And you? (İyiyim. Sen nasılsın?)
Bridget: Thanks, Hector. (Teşekkürler Hector.)
Hector: Oh, Where are you from? (Oh, Nerelisin?)
Bridget: Brazil. What about you? (Brezilya. Ya sen?)
Hector: I’m from Argentina. (Ben Arjantinyalıyım.)
Bridget: Oh, I love Argentina! It’s really beautiful. (Ben Arjantinyayı severim. O gerçekten güzel.)
Hector: Thanks. Nice to meet you Bridget. (Teşekküler. Tanıştığıma memnun oldum.)
Bridget: Mee to.(Bende.)
For your information.
BYE FOR NOW
23 Kasım 2015 Pazartesi
LESSON 1
THE VERB "TO BE"
To be Ingilizce' de yardımcı fiil olarak kullanılır.
Ek fiil olarak to be: olmak anlamına gelmektedir.I am a teacher. (Ben bir Öğretmenim.)
"To be" yardımcı fiilin açılımı "am,is,are" dır. Kullanılan özneye göre uygun olan yardımcı ek fiili kullarınız.
SUBJECT PRONOUNS (Özne Zamirleri) |
"HE" - "SHE"- "IT" öznelerinden sonra "is" yardımcı fiilini kullanırız.
"YOU" - "WE" - "THEY" öznelerinden sonra "are" yardımcı fiilini kullanırız.
- I am a student. (Ben bir öğrenciyim.)
- You are beautiful. (Sen güzelsin.)
- He is handsome. (O, yakışıklı.)
- She is a housewife. (O, ev hanımı.)
- It is a dog. (O, bir köpek.)
- We are friends. (Biz arkadaşız.)
- You are soldiers.( Siz askersiniz.)
- They are happy. (Onlar mutlu.)
For your information.
BYE FOR NOW.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)